Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

iz bırakmak

  • 1 bırakmak

    bırakmak lassen; loslassen; gehen lassen; Angelegenheit dabei belassen; Bart wachsen lassen; Frau sich scheiden lassen von; Gewinn abwerfen; z.B. Kinder verlassen; Schüler sitzenbleiben lassen; Spur, Vermögen hinterlassen; Tätigkeit aufgeben; Tier freilassen; (unterwegs) sich von jemandem trennen; Politur, Furnier sich ablösen, abblättern; (-i –e) jemandem etwas überlassen; Sache, Person jemandem anvertrauen; etwas um eine Woche verschieben;
    b-ni (arabayla) eve usw bırakmak jemanden nach Hause usw begleiten (fahren);
    -i aç bırakmak jemanden hungern lassen;
    elden bırakmak aus der Hand legen;
    içeri bırakmak hineinlassen;
    b-ne bş-i … liraya bırakmak jemandem etwas für … Lira lassen;
    sigarayı bırakmak das Rauchen aufgeben;
    -i bir yana bırakmak beiseite legen; fig absehen von;
    b-ni bir yere (oder yerde) bırakmak jemanden an einem Ort absetzen;
    bırak! gib nichts drauf!; lass (ihn/sie nur machen)!

    Türkçe-Almanca sözlük > bırakmak

  • 2 bırakmak

    vt
    1) lassen
    sakal \bırakmak sich einen Bart wachsen lassen
    2) ( alışkanlıktan vazgeçmek) abgewöhnen, aufhören (-i mit), aufgeben
    bir şeyi \bırakmak etw aufgeben, sich etw abgewöhnen
    içkiyi/sigarayı bırakmam lazım ich muss das Trinken/Rauchen aufgeben, ich muss mir das Trinken/Rauchen abgewöhnen, ich muss mit dem Trinken/Rauchen aufhören
    3) ( unutmak) liegen lassen
    4) ( terk etmek) verlassen
    5) ( koyuvermek) loslassen
    6) schule ( öğrenciyi) nicht versetzen
    7) (iz, yer) hinterlassen
    8) ( mesaj) hinterlassen; ( öldükten sonra) hinterlassen
    ardında üç yaşında bir oğul, beş yaşında bir kız bırakıyor er hinterlässt einen dreijährigen Sohn und eine fünfjährige Tochter
    bana bir çiftlik ve epeyce de nakit bırakıp giden halam meine Tante, die mir einen Bauerhof und ziemlich viel Geld hinterließ
    karısına bir yığın borç bıraktı er hinterließ seiner Frau einen Haufen Schulden
    9) absetzen (-e in)
    beni eve bırakabilir misin? kannst du mich zu Hause absetzen?
    çantayı kapının önüne bıraktı er setzte die Tasche vor der Tür ab

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > bırakmak

  • 3 bırakmak

    опуска́ть оставля́ть пуска́ть
    * * *
    1) -i броса́ть, оставля́ть тж. перен. покида́ть

    aç bırakmak — оставля́ть голо́дным

    bir yana bırakmak — оста́вить, отбро́сить

    karısını bırakmak — оста́вить жену́, разводи́ться

    leke bırakmak — поста́вить пятно́

    sigarayı bırakmak — бро́сить кури́ть

    2) -i, -e класть, ста́вить

    çantasını masanın üzerine bıraktı — он бро́сил су́мку на стол

    mektubu postaya bırakmak — сдать письмо́ на по́чту

    3) -i, -e откла́дывать, переноси́ть

    seyahatı haftaya bıraktık — мы отложи́ли путеше́ствие на неде́лю

    4) -i пуска́ть, отпуска́ть

    içeri bırakmak — впуска́ть

    serbest bırakmak — вы́пустить на свобо́ду, освободи́ть

    5) -i, -e отпуска́ть, отра́щивать (усы, бороду)
    6) -i, -e разреша́ть, не препя́тствовать

    bırakın ben gideyim — разреши́те, я пойду́

    bu işi bana bırakın — предоста́вьте э́то де́ло мне

    7) -i разг. подвози́ть, подбра́сывать
    8) -i оставля́ть на второ́й год в шко́ле
    9) отстава́ть, откле́иваться

    masanın kaplaması bırakmış — покры́тие стола́ откле́илось

    Türkçe-rusça sözlük > bırakmak

  • 4 bırakmak

    1) В броса́ть; оставля́ть тж. перен.; покида́ть

    kadın bırakmak — разводи́ться

    tütünü bırakmak — бро́сить кури́ть

    2) В, Д класть, ста́вить; помеща́ть

    parayı bankaya bırakmak — положи́ть де́ньги в банк

    3) В, Д откла́дывать, переноси́ть, передава́ть
    4) В отпуска́ть; выпуска́ть

    serbest bırakmak — освободи́ть

    5) отпуска́ть, отра́щивать (напр. усы)
    6) В, Д разреша́ть
    7) В разг. подвози́ть
    8) В оставля́ть на второ́й год (в школе)
    9) отстава́ть, откле́иваться

    Büyük Türk-Rus Sözlük > bırakmak

  • 5 birakmak

    1. тIупщын, утIупщын/ утIыпшын, ыуж икIын/ и ужь икIын, КIЭРЫКIЫН, БГЫНЭН, щыгъэтыжьын/ щыгъэтыжын
    2.
    1) (alıkoymak) КЪЭГЪЭНЭН, ЩЫГЪЭIЭН
    2) (ortalıkta birakmak) ГУМ ИНЭН, отэрыгум/ утыкум ИНЭН (ГУМ/ отэрыгум/ утыкум ренэ/ иренэ)

    Турецко-адыгский словарь > birakmak

  • 6 bırakmak

    калдыру; тапшыру; ташлау

    Türkçe-Tatarca sözlük > bırakmak

  • 7 bırakmak

    бросать, оставлять

    İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > bırakmak

  • 8 bırakmak

    v. leave, let go, let, abandon, release, discontinue, quit, drop, stop, give up, go without, let smb. have it, walk out, allow, chuck, consign, demise, dismiss, dispose of, drop in, drop out, edge out, expose, fail, take one's farewell of, forego

    Turkish-English dictionary > bırakmak

  • 9 bırakmak

    berdan
    --------
    destjêberdan
    --------
    hiştin
    --------
    hêlan

    Türk-Kürt Sözlük > bırakmak

  • 10 bırakmak

    Buraxmaq

    Türkcə-Azərbaycanca İzahlı Tibb lüğəti > bırakmak

  • 11 bırakmak


    тIупшын, къыригъэкIын, шыгъэтын, къэгъэнэн

    Малый турецко-адыгский словарь > bırakmak

  • 12 bırakmak

    أهجر
    خلف
    غادر
    فارق
    هجر
    ودع
    وذر
    يدع

    Türkçe-Arapça Sözlük > bırakmak

  • 13 bırakmak

    1. أهجر [أَهْجَرَ]
    Anlamı: salıverme, terk etme
    2. خلف [خَلَّفَ]
    Anlamı: salıverme, terk etme
    3. غادر [غادَرَ]
    Anlamı: salıverme, terk etme
    4. هجر [هَجَرَ]
    Anlamı: salıverme, terk etme
    5. ودع [وَدَعَ]
    Anlamı: salıverme, terk etme
    6. وذر [وَذَرَ]
    Anlamı: salıverme, terk etme
    7. يدع [يَدَعُ]
    Anlamı: salıverme, terk etme

    Türkçe-Arapça Sözlük > bırakmak

  • 14 bırakmak

    "to leave; to stop, to give up, to quit, to drop out, to cut sth out, to cease, to discontinue, to desist, to renounce; to stop going out (with), to ditch; to let, to allow, to permit; to let go; to let sb out; to drop; to set free, to release; to forgo, t"

    İngilizce Sözlük Türkçe > bırakmak

  • 15 bırakmak

    "1. /ı, da/ to leave (something, someone) (in) (a place); /ı, a/ to leave (someone, something) with (someone), leave (someone, something) in the care of (someone). 2. /ı, a/ to leave, put (something, someone) on or in (a place). 3. /ı/ to let go of, stop holding: Beni bırak! Let go of me! 4. /ı/ to leave, abandon, desert. 5. /ı/ to quit (a job). 6. to stop, desist; /ı/ to stop doing, quit doing (something): Bırak Allah aşkına! Stop it for God´s sake! 7. /ı, a/ to leave (something) until (a future date), put (something) off until (a future date). 8. /ı, a/ to entrust (a job) to (someone); to hand over, turn over, relinquish (a job, a responsibility) to (someone). 9. /ı/ to leave (someone, something) alone, let (someone, something) be, leave (someone) in peace. 10. /ı, a/ to let (one´s hair) hang down to (a specified level). 11. /ı/ to grow (a beard, a mustache). 12. /a, ı/ to let (someone) have the use of (something), let (someone) have (something), let (someone) borrow (something). 13. /ı, a/ to leave (something) to (someone), let (someone) have (something); to bequeath (something) to (someone). 14. /a, ı/ (for something) to bring (someone) (a specified amount of profit), leave (someone) with (a specified amount of profit). 15. /ı/ to give up (a habit): Sigarayı bıraktı. He´s given up smoking. 16. /ı/ to leave, cease to give one´s attention to (a matter); to forget about, disregard, write off (someone or something regarded as worthless): Bunu şimdilik bırakalım. Let´s leave this for the time being. Onu bırak! Forget about him! 17. /ı/ to set (a captive person or animal) free. 18. /ı/ to let, allow (someone) (to do something) (often used in the imperative): Bırak, onlara yardım edeyim! Let me help them! Öğretmen onu öbür çocuklarla oynamaya bırakmadı. The teacher didn´t let him play with the other children. 19. /ı, a/ to let (someone, an animal) go to or into (a place): O gün beni okula bırakmadılar. That day they didn´t let me go to school. Beni içeriye bırakmadı. He didn´t let me go in. 20. /ı/ to leave (a spouse). 21. /ı/ to leave (a stain, a mark). 22. /ı/ to leave (someone, something) (in an undesirable state): Köpeği bütün gün aç bıraktılar. They let the dog go hungry all day. Çocuğu öksüz bıraktılar. They left the child an orphan. Evi darmadağınık bıraktı. He left the house in a real mess. 23. /ı/ (for a teacher) to make (a student) repeat a grade, fail, flunk (a student). 24. /ı, a, dan/ to sell (something) to (someone) for (a specified price), let (someone) have (something) for (a specified price). 25. (for something) to come unglued. Bıraktığım çayırda/yerde otluyorsun. colloq. You´re still doing what you´ve always done. Bırak ki.... and even if I did...: O işi yapmak istemiyorum, bırak ki vaktim de yok. I don´t want to do that job; and even if I did, I don´t have the time. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > bırakmak

  • 16 bırakmak

    qoymaq

    Türkçe-Azerice Sözlük > bırakmak

  • 17 elini bırakmak

    elini bırakmak (toka)
    v. unclasp one's grasp

    Turkish-English dictionary > elini bırakmak

  • 18 gelişigüzel bırakmak

    gelişigüzel bırakmak (araba vs.)
    v. bung up

    Turkish-English dictionary > gelişigüzel bırakmak

  • 19 iz bırakmak

    v. leave trace, track, etch, impress, leave behind, scar
    --------
    iz bırakmak (ciltte)
    v. pit

    Turkish-English dictionary > iz bırakmak

  • 20 serbest bırakmak

    give smb. his head, give a horse the reins
    --------
    serbest bırakmak (hapisten)
    v. set at large

    Turkish-English dictionary > serbest bırakmak

См. также в других словарях:

  • bırakmak — i 1) Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak 2) nsz Koymak Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. T. Buğra 3) Bir işi başka bir zamana ertelemek Gezmeyi haftaya bıraktık. 4) Unutmak Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım? 5) Bulunduğu yeri veya durumu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pay bırakmak — 1) kesme, biçme, yapma sırasında, bir şeyde daha sonra kullanılmak için fazlalık bırakmak Daha güzel günlere pay bırakmak için bir fedakârlık edelim. P. Safa 2) mec. bir ilişkide fazla samimi olmamak, mesafe bırakmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • meydanda bırakmak — 1) açıkta, evsiz barksız bırakmak 2) ortada, herkesin gözü önünde bırakmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yaya bırakmak — 1) yarışma söz konusu olan durumlarda geride bırakmak Özellikle süper devletler, kendi çıkarları için kendilerine muhtaç dostları bir çırpıda yaya bırakıverirler. T. Halman 2) yarı yolda bırakmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüzüstü bırakmak — 1) birini yapayalnız, kimsesiz, kötü bir durumda bırakmak 2) bir işi zamanında yapmayıp savsaklamak, olduğu gibi bırakmak, ihmal etmek Evdeki işimi gücümü yüzüstü bıraktım. H. R. Gürpınar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş başa bırakmak — birinin, bir şeyle veya bir kimseyle yalnız kalmasını sağlamak Kızı, kendi yaşları ile baş başa bırakmak var. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başıboş bırakmak — (birini) üstünde hiçbir baskı veya denetim bulundurmamak, kendi havasına bırakmak Durgun sular, başıboş bıraktığım sandalı / Yalıların önünden geçirdi yavaş yavaş. F. N. Çamlıbel …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başsız bırakmak — 1) yöneticisiz bırakmak 2) büyüğünü yitirmesine sebep olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kendi hâlinde bırakmak — (bir şeyi) üzerinde çalışmayarak geliştirmemek veya bakımsız bırakmak, işlememek Nasıl çalışmayan küf tutarsa bir müessese de gençleştirilmez, kendi hâlinde bırakılırsa ihtiyarlar, yıkılır, dağılır. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • maruz bırakmak — bir olayın veya bir durumun etkisinde bırakmak Türk Cumhuriyeti varlığını, istikbalini safsatalarla tehlikeye maruz bırakamaz. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • muhayyer bırakmak — seçmeli bırakmak, seçmeye izin vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»